TURİZMCİNİN ATEŞLE İMTİHANI
Hafta sonu arkadaşımın daveti üzerine Marmaris Selimiye’ye gittim. Dünyanın cennet köşesi Hisarönü Körfezinin güzel manzarası eşliğinde İzmirli Turizmci arkadaşım sohbetimizde birkaç gün önce yaptığı İspanya seyahatinden;
‘Turizm sektörü İspanya için önemli sektörlerden biri. Avrupa araştırma verilerine göre salgın öncesi 2019 yılı itibariyle ülkeye 90 milyon turist girişi gerçekleşmiş olup turizm gelirleri toplamı 75 milyar avroya ulaşmış. İspanya gelen turist sayısı bakımından Fransa’nın ardından dünya ikincisi ve turizm gelirleri bakımından da ABD ve İtalya’nın ardından dünya üçüncüsü olmuş. Aslında tüm bunlara rağmen yok artık dedirten bazı şeylerde var.
İspanyollar ve İspanyol Turizmcilerde “müşteri her şeyden önce gelir” mantığının aksine kendi keyfine önem verir. Siesta saati geldi mi gerekirse yemek yiyen müşterinin altından oturduğu tabure çeker ve restoranı kapatır. Akşam Madrid sokaklarında gezerken açık market veya bakkal bulmak bir hayli zor. Açık olan market veya bakkal/ büfe sahiplerinin Çinli olması da ilgi çeken ayrı bir konu. Ayrıca bu büfe / bakkallarda fiyatların gündüz açık olanlara göre daha pahalı olması da oldukça şaşırtıcı. 2008 de yaşanan ve dünyayı sarsan krizde zora düşen İspanyol şirketlerini, Turizm firmalarını, Turizm acentelerinin Çinliler ucuza kapatmış. Ancak işin boyutunun market ve bakkallara kadar geldiği boyutu bizzat gördüm. Avrupa’da sadece Aston Vila, Inter, Milan, Atletico Madrid, Manchester City, Birmingham City futbol takımlarını almakla yetinmeyen Çinli yatırımcılar turizm ve otellerle de yetinmemiş marketten bakkala ne varsa toplamışlar ’ diye bahsetti.
Aslında demek istediği ortada idi. İspanya’nın o dönem yaşadıklarını şimdi Türkiye’de yaşayabilir demek istiyordu. Covid salgını, seyahat yasakları, eve kapanma sonrasında açılma başladı derken Muğla’da yaşanan büyük yangınlar, ekonomideki dalgalanmalar sonrası yükselen döviz fiyatları hep Turizmcinin karşında aşılmaz duvarlardı. İcra ve iflaslarla bankaların elinde de birçok resort, otel, tatil köyü ve diğer turizm işletmesi birikti. Turizmci dövizle kazanıyor evet ama girdileri ve borçlanması dövizle. Ülkedeki döviz ihtiyacı yabancının Türkiye’de sektördeki alım iştahını iyece kabartıyor.
Türk Turizm şirketleri, otelleri ve tesisleri dövizinde etkisi ile ucuza yabancıya satılmamalı. Turizmci teşvik ve uygun döviz kredisi ile desteklenmeli. Özellikle Antalya-Muğla-İzmir gibi bütün gelirini neredeyse hizmet ve turizmden kazanan şehirlerimizdeki şirketlerimiz çok önemli. Marka değeri olan Turizm firmaları, oteller ve işletmeler Türk Turizmcisinin elinde tutulmalı.
Türk Turizm sektörü kolay kazanılmadı kolayda kaybedilmemeli:
Avrupa’da Fransa, İtalya ve İspanya’nın varlığını azaldığı pazarda Türk Turizm firmalarının oldukça başarılı işler yapıyorlar. Gerek Türk insanının çalışkanlığı, güler yüzü işine saygısı ve Allah vergisi bu cennet vatan sayesinde Türkiye turizmden her zaman kazanç sağlayabilir. Bunun için bütün sektörün fizibilite çalışmalarını yaparak kapasite artırması ya da yeni yatırımlar yapması gerekiyor. Covid salgınında hepimiz gibi turizminde ateşi arttı, Muğla yangınlarında ateşimiz arttı, dövizin ateşi arttı. İşte Turizmcinin ateşle imtihanı. Peki bu durumdan nasıl çıkacağız. Tatbiki devletimizin sektöre yapacağı teşvik ve uygun vade ve faizli döviz kredisi sağlamasıyla. Hükümetimiz de bu konudaki desteğini sürdürmeye devam ederse sadece Avrupalı turisti değil tüm dünyadan turizm pastasından önemli bir pay alması çok zor görünmüyor. Yeter ki kaliteli iş gücümüzü ve çalışkan Türk patronlarımızı destekleyelim.