İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ETKİLERİ
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ETKİLERİ
Gezegenimizin atmosferi tıpkı bir sera gibi çalışır. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının neredeyse yarıya yakını yeryüzünden yansır. Atmosferimiz, sera gazı olarak da nitelendirilen karbondioksit, metan, su buharı, ozon, azot oksit vb. gazlar sayesinde yeryüzünden yansıyan güneş ışınlarının bir kısmını tekrar yeryüzüne gönderir. Bir battaniye işlevi gören sera gazları sayesinde yeryüzündeki ortalama sıcaklık, insanlar, hayvanlar ve bitkilerin hayatını sürdürmesine imkân verecek seviyede. Ancak bu dengeyi bozan bazı etkiler var. Özellikle kömür ve petrol türevi kayıtların kullanımı geri dönüştürülemeyen atıklar sera gazlarının atmosferde birikmesine ve dengenin bozulmasına neden olmakta. Peki denge bozulursa, sıcaklık artarsa ne olur. Aslında iklim değişikliğinin etkisi sıcaklıklardaki artıştan ibaret değil. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insanlarda ciddi risk altındadır.
İnsanlığın, değişen iklim koşullarında; afetlerle ve gıda güvenliğinden yoksun olacağı açık. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre, 2050 yılında yaklaşık 10 milyar dünya nüfusunu beslemek en kritik konu olacak. 2050 yılındaki nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için bugünkünden yüzde 60 daha fazla üretmek gerekecek ve bunun için de yüzde 15 daha fazla su kullanmak zorunda kalınacak. Şu anda, hasattan depolama, işleme, pazarlama ve tüketime kadar nicel ve nitel kayıplar içeren kayıplar başlamış durumda. Sadece tarım değil küresel ticaretin en önemli gündem maddelerinden biride iklim değişikliği ve buna bağlı olarak giderek önem kazanan yeşil enerji, geri dönüşüm, organik ürünler.
Daha önce her 10-15 yılda bir yaşanan kuraklıklar, yangınlar, fırtınalar bundan sonra 3-4 yılda bir karşımıza çıkacak. O nedenle; ticaret, turizm, tarım, orman ve su alanında iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak tedbirleri almak, küresel ısınmayı azaltacak üretim yöntemlerine geçmek ve doğal kaynakları verimli kullanmak, artık bir tercih değil, bir zorunluluk haline gelmeli.
Ülkemiz Türkiye’de , enerjiden tarıma, ulaştırmadan ticarete, sanayiden atık yönetimine kadar iklim değişikliği konusunda artık etkin rol alıyor. Birkaç gün önce Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sn. Murat Kurum, Bakan yardımcımız Sn. Mehmet Emin Birpınar Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansına (COP26) hazırlık amacıyla İtalya’nın Milano şehrinde düzenlenen PreCOP26 zirvesi kapsamındaki Bakanlar Toplantısı’na katıldı. Önemli görüşmeler yapıldı ve iklim konusunda Paris Anlaşması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nede geleceğini bakanımız müjdeledi. Sn. Bakan Kurum, şu görüşleri paylaştı: Bu nedenle biz iklim değişikliğiyle mücadeleyi sadece bir çevre meselesi olarak değil, aynı zamanda pek çok sektörü derinden etkileyen bir kalkınma meselesi olarak görüyoruz. Çünkü, iklim değişikliği kaynaklı afetlerin sanayiden tarıma, istihdamdan emek verimliliğine, ticari hareketliliğimizden kamu ve özel sektörümüze milyarlarca liralık olumsuz etkisi oluyor. Bu mesele, kalkınma meselesi olduğu kadar bir sağlık meselesidir. Bir tarım ve hayvancılık meselesidir. Aynı zamanda bir su, kuraklık ve enerji meselesidir. İklim değişikliği konusu her kurumu, her sektörü ilgilendiren bir meseledir. İklim değişiyor ve bizler bu değişikliğe acilen, ivedi bir şekilde uyum sağlamak zorundayız.”
Sonuç olarak: Gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya ve sürdürülebilir bir ekosistem bırakabilmek için Türkiye’de sorumluluklarının farkında.